Ruhban Okulu´nun açýlmasý için; "1971´de orasý kapandý. Sayýn Çipras ve önceki baþbakanlar gündeme getirdiler. Ben kendilerine sadece Batý Trakya´daki müftüler meselesini önlerine koydum. Siz de þu iþi çözün, biz bu iþi çözeriz. Sýkýntý yok dedim..." þeklinde konuþtu. Lozan´a göre Müftülerin seçimi, aynen Patriðin seçimi gibi ilgili cemaatlere ait bir haktýr. Yunanistan, Türk azýnlýðýn bu hakkýný ortadan kaldýrýp, Müftüyü kendisi atýyor. Buna karþýlýk Patriði Rumlar seçiyor. Üstelik Lozan´a ve Anayasamýza göre egemenliðimizi hiçe sayarak, fiilen ekümenik (evrensel) olmuþ, devlet içinde devlet gibi hareket ediyor. Konfederal devlet yapýsýyla yurt içinde ve dýþýndaki kilise ve Patrikhaneleri yönetiyor. Temsil ve yönetim, devlet demektir. Ruhban Okulu´nun açýlmasý Müftülerin seçilmesinin karþýlýðý deðildir.
Ruhban Okulu açýlamaz. Hem Lozan´a, hem de Anayasamýza göre mümkün deðil. Fiilen ekümenik olan Fener Patrikhanesi; yurt dýþýndaki patrikhane ve kiliselerden gelecek öðrencilerin Ruhban yüksekokulunda teorik ve ruhi eðitimi ile keþiþ ve rahibe yetiþtirmek istiyor. Bu talep; Lozan md. 40 ve uluslararasý azýnlýk sözleþmesi hükümlerine göre, azýnlýklarýn böyle bir hakký yoktur. Anayasamýzýn 24´üncü maddesine göre ise, din eðitimi ve öðretiminin devlet gözetimi ve denetimi altýnda olacaðýný emredilmektedir.
Erdoðan´ýn Türkiye Cumhuriyeti´nin egemenliði ve haysiyetiyle doðrudan ilgili böyle bir düzenleme için "sýkýntý yok" demesini anlamak mümkün deðildir.
Türkiye´ye Baþbakanlýðýnýn 4. yýlýnda 4. defa geldiðini hatýrlatan Çipras, "çok samimi ve açýk bir görüþme yaptýk... Pozitif bir hedef oluþturmayý baþardýk" dedi. Üst perdeden konuþmasýna bakýnca Çipras´ýn görüþmelerden çok mutlu olduðu anlaþýlýyor. "Pozitif bir hedef oluþturmayý baþardýk" ifadesi, belki de varýlan sonucun özü gibidir.
Ege, Kýbrýs, Doðu Akdeniz sorunlarý ile FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerine sýðýnak olmada kazanç hanesi bir hayli kabarýk görünüyor. Kýbrýs´ta "Kýbrýs müzakerelerini destekledik. Çözüme çok yaklaþtýk. Güvenlik konusunda ciddi baþlýklarý da açma fýrsatý bulduk." cümleleri, endiþelerimizin teyidi deðil mi? Özellikle Mustafa Akýncý döneminde, adým adým uçuruma gidiyor. Þubat 2017 Ýsviçre görüþmelerinde, Türklere yaþayacak toprak býrakmayan haritanýn masaya konmasý, 100 bin Rum´un Türk tarafýna yerleþmesi ve halklarýn eþit egemenliðinden vazgeçilmesi "çözüme çok yaklaþmak" deðil midir? Daha vahimi, Kýbrýs´ta Türk varlýðýnýn yegâne teminatý olan Zürih-Londra´da imzalanan Garanti ve Ýttifak antlaþmalarýnýn müzakereye açýlmasý, sulandýrýlarak zaman içinde yok edilmesi, Rum-Yunan ikilisi için "Güvenlik konusunda ciddi baþlýklarý da açma fýrsatý bulduk" anlamýna gelmiyor mu?
Çipras´ýn bu sözlerine karþýlýk Erdoðan´ýn birey eþitliði anlamýna gelen "Kýbrýs Türklerinin eþitliði, temel parametre olmalýdýr" ifadesi kabul edilebilir mi? Türk tarafýnýn parametresi, Denktaþ´tan beri "Halklarýn egemen eþitliði" idi. Acaba Erdoðan´ýn kastý böyle deðildi de medya mý yanlýþ yazdý? Bekledik 5 Þubat´taki ifadeler tekzip edilmedi.
Çipras´ýn "müjdeleri" burada da bitmiyor. Aynen þöyle: "Federal Kýbrýs Cumhuriyeti, AB´nin normal bir üyesi olarak var olmalý. Tabii ki, geçmiþte yapýlan bazý hatalarý tekrar etmekte fayda yok." Bu sözler bize yabancý deðil, 29 Temmuz 2005´te AB hazýrladýðý, 1963 Ankara Antlaþmasý´nýn eki olan protokolü hükümete imzalatmýþtý. Ek Protokol, Güney Rum Yönetimi dediðimiz, AB´nin "Kýbrýs Cumhuriyeti" olarak tanýdýðý (1960´daki Kýbrýs Cumhuriyeti) AB üyeleriyle olduðu gibi Rumlarla iliþki kurup tanýmamýzý öngörüyordu. Allah´tan TBMM´de onaya sunulmadýðý için geçerli deðil. Bir diðer husus ise, Rumlarla yapýlacak bir federasyon anlaþmasý, AB´nin birincil hukuku sayýlmazsa, AB´nin 4 özgürlük dediði serbest dolaþým, yerleþim, mülk edinme, iþ yapma ilkelerine göre KKTC, Rumlarýn iþgaline uðruyor. Türkleri koruyan düzenlemelerin tamamý geçersiz hale geliyor. Toplumlararasý görüþmelerde (son dönem hariç) Türk tarafý bu konularda hassas davrandýðý için, Çipras, bize yabancý gelmeyen "Tabii ki, geçmiþte yapýlan bazý hatalarý tekrar etmekte fayda yok." sözlerini edebiliyor.
Çipras "Ege´de ihlallerin arttýðýný gözlemledik, hava sahasýnda ihlalde önemli artýþ tespit ettik" diyerek Türkiye´yi suçluyor. Sözlerini, "Ege´deki gerginliði azaltma konusunda hemfikir olduðumuzu gördük. Ýki ülke savunma bakanlarý arasýndaki görüþmelerde bu adýmlar devam edecek." þeklinde tamamlýyor.
Nedense Erdoðan bu haksýz suçlamalara cevap vermiyor. Demiyor ki, "18 adamýzý iþgal ettiniz. Üzerinde kilise ve askerî garnizon kurdunuz. Ege adalarýný silahlandýrdýnýz. Kara sularýnýzý tek taraflý 12 mile çýkardýnýz. Hava sahasýnda ihlaller arttý iddianýz doðru deðil. Çünkü oralar Uluslararasý hava sahasýdýr."
Gerçekten, dünyaya meydan okuyan Erdoðan, sýra Yunan-Rum ikilisine gelince sesi çýkmýyor. Bilen varsa lütfen açýklasýn.