Türkiye Barış Pınarı Harekâtı’nda başarılı olacaktır. Türk Ordusu, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâlarıyla Suriye sınır ötesi operasyonlarında tecrübe, sürat ve ivme kazanmıştır. Bu da başarı oranını kısa vadede yüksek tutacak ve belirlenen hedeflere mutlak surette ulaşılacaktır.
Ancak ABD Orta Doğu coğrafyasında 2000 sonrası tehlikeli bir oyun oynamaktadır. Önce Ilımlı İslam, sonra bugünlerde fazla bahse konu olmayan BOP, devamında GOP sonra Arap Baharı, demokratikleştirme süreçleri (projeleri) adı altında bölgede; 11 Eylül 2001 tarihinden bugüne 18 sene içinde tam bir karmaşa, enkaz, birbirine düşman unsurlar, ayrıştırılmış gruplar yaratmıştır. ABD tüm bu karmaşayı bilinçli ve sistematik bir şekilde yapmıştır. Emperyalist Batı dünyası, Orta Doğu’da yaşanan acıyı, akan kan ve gözyaşını anlamaktan ve bu acıları paylaşmaktan uzaktır.
Harp ile siyasetin, asker ile sivilin, barış ile çatışmanın, savaş alanı ile emniyetli bölgenin aralarındaki bulanık hatların olması olarak nitelendirilen savaş türü olan Dördüncü nesil savaşın içindeyiz.
Bu savaş türü beraberinde asimetrik tehditler, gelecek öngörülerinde ise belirsizlikler meydana getirir.
Tüm bunların ışığında şunları söylemek mümkündür;
Türkiye 41 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele etmektedir.
Bu uzun süreli mücadele esnasında PKK, emperyalist manipülasyonlar neticesinde kabuk ve ideoloji değiştirmiştir.
Suriye karmaşası öncesinde yurt içinde ve Irak’ın kuzeyinde bu bölücü terör örgütüyle ülke sınırlarını güvenliğe almak ve içte istikrarı sağlamak maksadıyla kararlı mücadeleler verilmiştir.
Bugün Orta Doğu ABD’nin şeytani planları neticesinde içinden çıkılamaz bir duruma girmiştir.
Fırat’ın doğusunda yapılan “Barış Pınarı Harekâtı” kısa dönemde mutlaka başarılı olacaktır.
Fakat uzun dönemde karşımıza nelerin çıkabileceği tam bir muammadır.
ABD ve emperyal güçler bu karmaşadan mutlaka azami oranda istifade edeceklerdir.
Bölge ülkelerinin tamamının bu uzun süreli savaş neticesinde ki kastettiğim 1973 Petrol Krizinin arkasından kurgulanan; 1980-1988 İran-Irak Savaşı (Batılı ülkeler buna Birinci Körfez Savaşı derler), 1990 Irak’ın Kuveyt’i ilhakıyla başlayan İkinci Körfez Savaşı, 1991 Somali İç Savaşı, 2001 yılı sonunda başlayan Afganistan Sonsuz Özgürlük Savaşı, 2003 yılı başında başlayan Üçüncü Körfez Savaşı, 2011 de başlayan Suriye iç savaşı ve 2015 Yemen iç savaşı, Filistin-İsrail çıkmazı ve güncel olarak yaşanan tüm Orta Doğu çatışmaları.
2010 senesinde ABD tarafından kurgulanan Arap Baharı; Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen’de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas’ta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasında birbirine dolanan ve açılamayan kör düğüm misali tam bir karmaşa yaratmıştır.
Bir de işin içinden çıkılmaz bir göç dalgası yaratılmıştır. Bu coğrafyada masumların canının yanmadığı tek bir gün bile yoktur.
Şimdi Atlantiğin öte yakasında olan ABD’den tamamen bilinçli olarak yaratmış olduğu bu karmaşayı çözmesi için destek beklemek oldukça komiktir.
Tek çözüm ütopik de olsa; sistematik olarak geri bırakılmış tüm bu mazlum milletlerin aydınlanması, öngörüsü yüksek, iyi liderlerin etrafında çoğalmaları ve tüm Orta Doğu milletlerinin birbirleriyle mutlak surette işbirliği yapmaları gerekmektedir.
Bakın Irak’ta halk laiklik istiyor. Irak’ın laik olabilmesi için Atatürk gibi bir lidere ihtiyaçları olduklarını söylüyorlar. ABD’nin oyununu bozmanın tek anahtarı, emperyalizmin çok korktuğu Mustafa Kemal Atatürk’ün fikir ve ideolojilerinde yer almaktadır. Atatürk’ü doğru anlamalı ve anlatmalıyız.
Kahraman Mehmetçik; Kalbimiz, gönlümüz, aklımız ve dualarımız sizlerle… Süleyman Özmen
✳️GENÇLER, ÖĞRENCİLER ve AKADEMİK KARİYER YAPMAYA İlgi Duyan HERKES İÇİN✳️AKADEMİK KARİYER Süreci ve PLANLAMA Konferansı
📆 24 Aralık/SALI (Bu akşam) ⏰Saat: 19:30Konuşmacılar:🗣️Dr.Öğr.Üyesi Murat Derin🗣️Doç.Dr.Tolga Gül